Skip to main content
İlham Veren Yazılar

Çocuk Güvenliği Yaklaşımı İle Çocuk Katılımı

Yazar: 24 Ocak 2021Şubat 13th, 2022Yorum bulunmadı.

Hedef Kitle:

İçerik Dili:

Özet:

Tahmini Okuma Süresi: 9 dakika

Selda Bozbıyık, 2019-2020 Hayata Destek Derneği – Çocuk Güvenliği Uzmanı

Bu yazı, 22 Kasım 2019’da “Çocuğun Katılım Hakkı:Neredeyiz?” sempozyumunda Hayata Destek Derneği’nden Selda Bozbıyık’ın yaptığı konuşmanın deşifresinin konuşmacı tarafından düzenlenmesi ile hazırlanmıştır.

Herkese merhabalar,

Adım Selda. Çocuk güvenliği uzmanı olarak Hayata Destek Derneği’nde çalışıyorum. Çocuk güvenliği kavramını daha önce duyan kaç kişi var acaba? Hayatımıza eklenen çocuk koruma, çocuk katılımı gibi kavramlara bir yenisi daha eklendi: Çocuk Güvenliği. Oldukça yeni bir kavram; o yüzden bunu sorarak başlamak istedim. Sempozyum programında görüp, merak edip Google araması yaptıysanız orada gördüğünüz şeyler şunlar olmuştur: Bebekler için koruyucu yataklar, güvenli kapı kilitleri vesaire.

ÇOCUK GÜVENLİĞİ NEDİR?

Belki de şuradan başlayabiliriz: Çocuk koruma ve çocuk güvenliği kavramları nerede başlıyor, nerede bitiyor, farkları neler? Çocuk koruma, bizim şemsiye kavramımız. Çocuk koruma, belli bir ülkede devletin, uluslararası düzenlemelere bağlı olarak, kendi ailesi ve topluluğu içerisinde yaşamakta olan çocukları korumak üzere tasarladığı yasaları, politika ve sistemleri güçlendirmek üzere üstlendiği işler. Çocuk güvenliği ise; bir kurumun çalışanlarının, çalışmalarının ve programlarının doğrudan veya dolaylı etkide bulunduğu çocuklara hiçbir zarar vermemesini sağlamak için yürüttüğü işler.

Ben çocuk koruma ve çocuk güvenliği kavramlarının farkından bahsederken metafor olarak artık şunu kullanıyorum. Hepimizin hedeflediği, güzel niyetler koyduğu ortak noktalarımız şunlar: çocukları risklerden korumak, çocuk katılımına karşı ayık olmak ve anlamlı katılımı artırmak, riskleri azaltmak için planlar yapmak ve çocukların iyilik halini gözetmek.

Bu niyetlerimizi gerçekleştirmek için yapılanlar veya yapılması gerekenler, eğer kurumumuzun penceresinden dışarı bakarken gördüğümüz alanda ise bu çocuk korumanın çalışma alanıdır (bu kamusal alan olabilir, aile olabilir, başka kuruluşların çalışmaları olabilir).  Öte yandan, bu niyetlerimizi gerçekleştirmek için yapılanlar veya yapılması gerekenler, kendi kurumumuzun çalışma alanında, kurum çalışanlarımız ile ilgili alanda ise çocuk güvenliğinin konusudur.

Özetlemek gerekirse, çocuk güvenliği aslında aynayı kendimize çevirmek ve kurum olarak aynanın karşısına geçmektir. Kendi kurumumuzun çalışmaları, kendi kurumumuzun programları, operasyonları ve çalışanları sebebiyle sahaya götürdüğümüz herhangi bir şey sebebiyle çocuklara daha fazla zarar veriyor olabilir miyiz? Ya da kendi çalışmalarımızda çocuk katılımını gözden kaçırıyor olabilir miyiz? Çocuk güvenliği, kendi kurumumuzu bütüncül bir yaklaşımla çocuk odaklı filtreden geçirmemiz diyebilirim. Elbette bu çok özet bir ifade.

ÇOCUK GÜVENLİĞİ STANDARDLARI

Çocuklar için güvenli kurumlar oluşturmak için dört temel standarda sahip olmamız gerekir:

  1. Kurum, kendi özelinde, kendine özgü ve birlikte çalıştığı çocukların biricikliğini odak alan bir Çocuk Güvenliği Politikası geliştirmelidir. Çocuk Güvenliği Politikası, kurumumuzun sahip olduğu diğer politikalar (Ör. Çocuk Koruma Politikası, Gönüllülük Politikası, Toplumsal Cinsiyet Politikası vb.) ile bütünleşik ve tamamlayıcı olmalıdır.
  2. Kurum, geliştirdiği çocuk güvenliği politikasını temel alan, bu politikaya uygun prosedürler geliştirmeli;  çocuk dostu ve çocuk güvenliği yaklaşımı kurumun bütün çalışmaları ve departmanlarında yaygınlaştırmalıdır.
  3. Kurum, işbirliği halinde çalıştığı kişiler, çalışanları veya gönüllüleri ile çocuk güvenliği yaklaşımını paylaşmalı, yaygınlaştırmalı ve bu kişilerin yaklaşımı içselleştirmesini sağlamalıdır.
  4. Kurum güçlü bir hesap verebilirlik sistemi oluşturmalıdır. Hesap verebilirlik, kurumun çocuklara verdiği çocuk güvenliği sözünü yerine getirmesi için çok önemlidir. Hesap verebilirlik sistemi, çocuk güvenliği çalışmalarının kalitesinin izlenmesi ve iyileştirilmesi, anlamlı çocuk katılımının sağlanması, çocukların güvende hissetmediği haller için kuruma ulaşabilecekleri çocuk dostu kanallar geliştirilmesini kapsar.

Çocuk katılımının Türkiye’de iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için halen uğraşıyoruz, çünkü çocuk katılımı halen beklenen noktada değil. Çocuk katılımını çocukluk gibi algılamak gerek belki de. Değişen, dönüşen, büyüyen bir kavram. Çocuklara ve çocukluğa yer açtıkça çocuk katılımı artıyor. Hayata Destek olarak hem birlikte çalıştığımız çocuklara hem de çocuk güvenliği konusunu paylaştığımız kurumlara hep “Eksiğimiz varsa affola. Birlikte öğrenelim. Geri bildirim verin. Birlikte daha çocuk dostu alanlar yaratalım” diyoruz. Çünkü çocuk güvenliği yeni bir kavram ve birlikte öğrendiğimiz bir süreç. Birbirimizin deneyimlerini duymak, çocuk güvenliğinin evrimi için kıymetli.

Şimdi birlikte videoyu izleyelim daha sonra çocuk katılımı bağlamında Hayata Destek Çocuk Güvenliği çalışmalarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında bu video benim söylediklerimi biraz toparlamış olacak.

 

Hayata Destek Çocuk Güvenliği Videosu

 

Şimdi sizlere Hayata Destek Çocuk Güvenliği Projesi’nden bahsetmek istiyorum. Bu bir kapasite geliştirme projesi. Projenin amacı, hem kendi kapasitemizi hem de diğer sivil toplum kurumları ve kamu kuruluşlarının çocuk güvenliği bağlamında kapasitesini oluşturmak, kendimizinkileri de dahil ederek var olan kapasiteyi geliştirmek. Onun dışında tabii bir de çocuk katılımını nasıl arttırabiliriz üzerine düşünüyoruz.

Biz yoğunlukla afetten etkilenen topluluklarla çalışıyoruz; şu anda en çok birlikte çalıştığımız topluluk savaştan etkilenen mülteci topluluk. Toplum merkezlerimiz ve vaka ofislerimiz var. Şu an Çocuk Güvenliği Projesi’nin 3. yılı ancak halen kendimizi şöyle derken yakalıyoruz: “Aa! Daha önce hiç aklımıza gelmedi.”

Mesela, bir satın alma yapıyoruz ama o satın almayı yaptığımız yerde bir çocuk işçiliği söz konusu mu değil mi? Eğer bunu kurumumuz risk olarak tanımlamaya niyet etmediyse, üzerine düşünmediysek aklınıza gelmiyor. Başka bir örnek; iletişim çalışmalarına çocuk güvenliği yaklaşımını dâhil etmek. Örneğin, sosyal medya paylaşımlarımızda çocuk güvenliği konusu. Bugün birkaç yerde de bahsi geçti. Çocukların fotoğraflarını neden paylaşıyoruz? Çocuk fotoğraflarını paylaşmamızdaki niyet ne? Çocuk güvenliği zemininde bir araya gelip kurum olarak ne gibi riskleri barındırıyoruz sorusunun yanıtına bakmamız gerekiyor.

ÇOCUK KOMİTESİ SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?

Projenin diğer bir ayağını da toplum merkezlerimizdeki çocuk komiteleri oluşturuyor. Sizlerle çocuk komiteleri sürecini paylaşmak isterim. Hayata Destek olarak, farklı sahalarda 5 tane çocuk komitesi var ama hiçbiri birbiriyle aynı değil. Bu durum, aslında az önce konuştuğumuz (biriciklik vurgusu yaptığımız) gibi çocuk komitelerinin hem bölgenin hem oradaki çocukların ihtiyaçlarıyla şekillenmesi ile ilgili.

Sahalarımız çocuk komiteleri için bir ilana çıkıyor. Özetle, “Çocuk komitesi kurmak istiyoruz. İlgilenenler bize başvuru yapabilir” şeklinde bir çağrı. Çocuklar bir başvuru formu doldurarak başvuru yapıyorlar. Bir eleme süreci yok. Çocuk komiteleri herkese, her zaman açık; bu sebeple, süreç içerisinde isteyen çocuk ayrılıp isteyen çocuk dahil olabiliyor. Çocuk komiteleri, bazı sahalarda haftalık, bazı sahalarda iki haftada ya da ayda bir toplantılar yapıyorlar. Toplantı sıklığı da dâhil, toplantı gündemine çocuklar karar veriyorlar.

Şu anda Hayata Destek’e gelen bütün çocuklar için akran öğrenmesi modülü geliştirildi. Bu modüller aracılığı ile çocuk komitelerindeki çocuklar, toplum merkezlerini ve ofisleri kullanan diğer arkadaşlarına çocuk hakları ve çocuk güvenliği ile ilgili “Bakın Hayata Destek bize böyle sözler verdi. Haberiniz olsun.” diye paylaşımlarda bulunuyorlar. Videoda geri bildirim ve şikayet mekanizmasının adı geçti. Hayat Destek’e gelen çocuklar bize iletmek istedikleri endişelerini, önerilerini ve geri bildirimlerini farklı yollar kullanarak bize ulaştırabiliyorlar.

Birlikte çalıştığımız çocuklara şöyle diyoruz; “Hayata Destek çalışmaları ile ilgili herhangi bir geri bildirimin, şikayetin ya da fikrin varsa bize üç farklı yoldan ulaşabilirsin. Bu Hayata Destek’in çalışmaları ile ilgili olabilir veya çalışanlar ile ilgili herhangi bir şey de olabilir. İstersen bir telefon hattımız var, onu arayabilirsin. Merkezlerimizdeki geri bildirim ve şikayet kutularımıza görüşlerini yazarak veya çizerek atabilirsin ya da çocuk güvenliği odak kişileri ile konuşabilirsin.”

Bugüne kadarki deneyimlerimizden öğrendiğimiz; çocuklar en çok güvendikleri kişilerle konuşarak paylaşım yapmayı tercih ediyorlar. Yani odak kişiler ile. Her ofisimizde odak kişiler var; çocuk güvenliği odak kişileri. Başlangıçta sadece toplum merkezlerimizde odak kişiler vardı ama artık vaka ofislerimizde de odak kişiler var. Odak kişler nasıl belirleniyor? Çocuklar ile destek çiçekleri adında bir etkinlik yapıyoruz. Bu etkinlik sonunda o merkezdeki çocukların nasıl bir kişiye derdini, önerilerini anlatırken rahat hissedeceği ile ilgili bir resim ortaya çıkıyor, odak kişinin kişilik özellikleri belirlenmiş oluyor.  Merkez yöneticileri ve çalışanlar gönüllü esasına bağlı kalarak bu özelliklerdeki çalışan/ları belirliyor.

Hayata Destek’e gelen her çocuğa az önce bahsettiğim tüm konular ile ilgili bilgi veriliyor, çocuk odak kişileri tanıtılıyor, çocuk güvenliği sözümüz anlatılıyor.

 

Ayrıca çocuklar, Hayata Destek mekânlarında da bir tura katılıyor, mekânda onları güvende hissettirmeyen fiziksel riskler belirleniyor. Yani mekânlarımızı çocuk dostu yapmak için çalışanlar olarak çocuk gibi düşünmeye çalışmak, onlar yerine tasarımlar yapmak yerine çocuklara şunları sorarak birlikte karar veriyoruz: “Burayı gezerken size güvenli gelmeyen neler var?”

 

Çocuklar süreçte şunları söyleyebilir:

-“Tuvaletin kilidi çok yukarda ben erişemiyorum, kilidi zor kapanıyor.”

-“Çocuklar için çocuk tuvaleti yok.”

-“Lavaboda ellerimi yıkayamıyorum, çok yüksek.”

-“Bu kablolar açıkta. Geçerken benim ayağım takılıyor.”

-“Bu köşe çok sivri. Benim oraya kafam çarpabiliyor.”

Çocuklarla yaptığımız böyle bir fiziksel tur, bizim onların adına ve yerine karar vermeye çabaladığımız süreçleri onlarla birlikte yürütebileceğimiz katılımcı süreçlere dönüştürüyor.

Elbette ki bizim de bu süreçte eksiklerimiz oldu. Örneğin, önceleri bir ofis ya da merkez açacağımız zaman “Çocuk dostu alan hazır olsun; çocuklar öyle gelsin.” diye düşünüyorduk ama bu zamanla daha katılımcı süreçlere evrildi. Fark ettik ki tasarımı biz yaparken aklımızda zaten belli bir yaş grubu çocuk oluyor, sadece o yaş grubuna uygun kitaplar, o yaş grubuna uygun alanlar yaratabiliyoruz. Şimdi; çocuklar ile hazırladığımız ya da yenilediğimiz alanlar her yaş grubunun ihtiyacını gözeten daha kapsayıcı alanlar oluyor.

Diğer bir konu yapacağımız etkinlikler. Diyelim 20 Kasım Çocuk Hakları Günü’nü kutlayacağız. Artık etkinliği sadece biz tasarlamıyoruz. Etkinlik planı, ihtiyaçlar, zorluklar çocuk komitelerinde konuşuluyor. Komite diğer arkadaşlarının fikirlerini topluyor, yetişkinlerin malzeme, güvenlik gibi alanlardaki desteği ile etkinliklerini hayata geçiriyorlar.

Merkezlerimizde çocuklara yönelik verilen hizmetler ile ilgili de daha katılımcı olmaya çalışıyoruz. Örneğin çocuklar, “Ya biz robotikle ilgili bir şeyler duyduk. Merak ediyoruz önümüzdeki dönem bunun kursu olabilir mi toplum merkezimizde?” ya da “Biz sirk eğitimi almak istiyoruz.” dediklerinde bu kurslar imkanlar dahilinde programa eklenebiliyor.

Bir örnek oluştuması açıcından Hayata Destek olarak Çocuk Güvenliği Politikamızı kurumda anaakımlaştırmak amacıyla neler yapıyoruz özetlemek istersem;

  • Çocuk Güvenliği’ne dair geliştirdiğimiz tüm bu politika metinleri ve prosedürler yaşayan belgeler. Bu metinlerin çocuk dostu ve çok dilli versiyonlarını hazırlamaya özen gösteriyoruz. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin, çocuk güvenliği davranış kurallarımızın, odak kişi posterimizin, geribildirim ve şikayet mekanizmamızın çocuk dostu versiyonlarını hazırladık ve tüm ofislerimize astık.
  • Hayata Destek çalışanları olarak çocuk güvenliği davranış kuralları metnini iş sözleşmemiz ile beraber imzalıyoruz ve şunu biliyoruz. Biz çocuk güvenliği davranış kuralları belgesinde verdiğimiz sözlerden birine uymazsak, işimizi bile kaybedebiliriz.
  • İşe alım süreçlerinde adayların çocuk yaklaşımını anlayabilmek için adaylara Çocuk Güvenliği’ne dair sorular yöneltiyoruz.
  • Hayata Destek’e gelen tüm çocukları Çocuk Güvenliği sözümüz ile ilgli bilgilendiriyor “Biz size bu sözleri veriyoruz.” diyoruz. Eğer bu verdiğimiz sözleri bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek tutmazsak yine az önce söylediğim yöntemleri kullanarak geribildirim alıyoruz.

Tekrar şunu belirtmek istiyorum. Şu anda hepsi muhteşem ve zaten tastamam oldu diyemeyiz elbette. Bu bir süreç. Çocuk Güvenliği ile ilgili bugün sizlerle paylaşmak istediğim noktalar bunlar.

Hepinize beni dinlediğiniz ve bu sempozyumda bulunarak daha çocuk dostu bir dünyaya katkı verdiğiniz için teşekkür ederim.